Coronavirüs (Covid-19) Salgınının Sözleşmelere Etkisi
Coronavirüs (Covid-19) salgını olarak bilinen solunum yolu bulaşıcı hastalığı, Dünya Sağlık Örgütü (“DSÖ”) tarafından küresel risk seviyesi “çok yüksek” olarak belirtilmiş olup, salgın hastalığın yayılımını engellemek amacıyla dünya genelinde seyahat politikalarını gözden geçirmek, üretim kesintileri yapmak, karantina uygulamaları oluşturmak, olağanüstü hal kararı almak gibi birtakım tedbirler alınmaktadır. Bu süreçte alınan tedbirler, bireylerin iş hayatlarını kısa zaman içerisinde olumsuz olarak etkilemiştir. Küresel bir tehdit noktasına ulaşan salgının, 11 Mart 2020 tarihinde DSÖ tarafından “pandemi” (bölgeler ve gruplar üstü coğrafi salgın) olarak nitelendirildiği duyurulmuştur.
Coronavirüs salgınının beklenmedik ve hızlı ilerleyen etkisi nedeniyle ticari ilişkilerde gecikme, ifa güçlülüğü veya ifa imkânsızlığı durumlarının meydana gelmesi, sözleşmelerde yer alan mücbir sebep maddelerini odak noktası haline getirmiştir. Üretim ve dağıtım kanallarında yaşanan aksaklıklar, işyerlerinin geçici veya kalıcı olarak kapatılması, gümrüklerde meydana gelen aksaklıklar, iş gücü kayıpları, tüketimde meydana gelen azalmalar gibi hususlar küresel sağlık krizinin yanı sıra küresel ekonomik krizi de beraberinde getirmektedir. Her geçen gün salgının etkisi ve bu kapsamda alınan tedbirlerin ağırlığı artarken bu durum ticari hayatı da aynı oranda etkilemektedir.
Coronavirüs salgınının küresel etkisi, Şirketlerin ticari anlaşmaları ve edimlerin ifası yönünden oldukça önemli sonuçlar doğurmakta; sözleşmelerin özelliklerine göre tarafların yükümlülüklerini yerine getirememesinden dolayı hukuken sorumlu olmamaları, sözleşmelerin temelinden sarsılması, küresel salgın sürecinin devamı boyunca sözleşmelerin akıbeti ve feshi gibi çeşitli konularda da tartışmalara yol açmaktadır.
Ticari anlaşmaların ifası sırasında meydana gelebilecek imkânsızlıklar veya engeller neticesinde, dünya çapında Coronavirüs salgınının mücbir sebep olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği tartışma konusu olmuştur. Mücbir sebep hali her somut olayın koşullarına göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekilen bir durum olmakla birlikte, birçok hukukçu tarafından Coronavirüs salgınının bir mücbir sebep hali olduğu, aşırı ifa güçlüğü veya ifa imkânsızlığı durumlarının taraflar arasındaki sözleşmelerde yer alan mücbir sebep maddelerini devreye sokacağı savunulmaktadır. Bununla birlikte, genellikle sözleşmelerde yer alan mücbir sebep maddelerinde açık bir şekilde küresel sağlık tehditlerinin veya pandemilerin belirtildiğine rastlanılmazken, Coronavirüsün dünya genelinde hızla yayılarak küresel ticaret üzerindeki etkisini artırmasıyla, salgın hastalıkların da ticari ilişkilere yön veren sözleşmelerdeki mücbir sebep hükümleri kapsamına alınması zarureti doğacaktır.
DSÖ’nün Coronavirüsü “pandemi” olarak nitelendirmesi, yerel sözleşmelerin ötesinde uluslararası alanda da mücbir sebep halinin doğmasına yol açmaktadır. Bu kapsamda yalnızca ülke içerisindeki sözleşmeler değil, uluslararası ticari sözleşmelerin de mücbir sebep nedeniyle feshi gündeme gelecektir.
Türkiye’nin de taraf olduğu “Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması” (“CISG”), kısaca “Viyana Sözleşmesi”, akit Devletlerde yer alan Şirketlerin birbirleri arasında akdettikleri uluslararası mal tedariki ve satımına ilişkin sözleşmeleri düzenleyen uluslararası bir antlaşmadır. Viyana Sözleşmesi’nin 79. maddesi uyarınca, “Taraflardan biri yükümlülüklerinden birini ifa etmemesinin, denetimi dışında kalan bir engelden kaynaklandığını ve bu engeli, sözleşmenin kurulması anında hesaba katmasının veya engelden ve sonuçlarından kaçınmasının veya bunları aşmasının kendisinden makul olarak beklenemeyeceğini ispatlaması halinde ifa etmemeden dolayı sorumlu tutulmaz.”
İlgili hüküm dikkate alındığında, Coronavirüs gibi küresel salgın hastalıkların da tarafların kontrolü dışında kalan ve sözleşmenin kurulduğu esnada öngörülemeyecek olan vakıalardan olduğunun kabulü gerekmektedir. Viyana Sözleşmesi’nin 79. maddesi, küresel salgın hastalık gibi vakıaların sonucunda üretim, tedarik veya satış gibi uluslararası sözleşmelerden doğan edimlerin ifa edilmesinin beklenemeyeceğini öngörmektedir.
Coronavirüs salgını nedeniyle sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilememesi, ifa güçlülüğü, ifada gecikme veya ifa imkânsızlığı gibi durumların mücbir sebep olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği her sözleşmenin konusuna, taraflarına, edimlerin niteliklerine, ifa yerine göre farklılık gösterebilecek olup, ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim Coronavirüs salgınının bahsi geçen unsurlar bakımından her sözleşmeye etkisi aynı oranda olmayacaktır.
Coronavirüs salgını nedeniyle sözleşmeleriniz ve edimlerinizin ifasına yönelik durumların mücbir sebep kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve sonuçlarının ne şekilde olacağı ile ilgili hukuki destek almak istemeniz halinde iletişim bilgilerimizden bize ulaşabilirsiniz.
Öz&Öz Hukuk Bürosu